1.KAPSAYICI EĞİTİM ANLAYIŞI, TEMEL KAVRAMLARI VE
GEREKÇELERİ
Kapsayıcılık pek çok bakımdan ele alınabilecek bir kavramdır. Kapsayıcı
eğitim her şeyden öte bir anlayıştır. Günümüzde uluslararası ilişkilerden endüstriye, politikadan eğitime kadar pek çok alanda bahsi geçmektedir. Eğitimde
kapsayıcılık ise son yıllarda üzerinde daha çok konuşulan bir gündem hâline
gelmiştir. Kapsayıcı eğitim, her bir öğrencinin kendi öğrenme ve gelişim
özellikleri, ilgi ve gereksinimleri doğrultusunda eğitime erişimini, eğitim ortamlarına katılımını ve bu doğrultuda onlarla ilgili profesyonellerin desteklenmesine yönelik süreçleri gerektiren bir “anlayış”tır. Kapsayıcı
eğitim bir program, müfredat ya da yaklaşımdan ziyade, her şeyden öte bir anlayıştır.
Kapsayıcı eğitimin
sosyolojik, politik, felsefi
ve ideolojik temelleri bulunmaktadır. En temelde ele alındığında, kapsayıcı (inclusive) sözcüğü etimolojik olarak
Latince bir eylem olan kapsamak
(includerer) sözcüğünden türetilmiştir ve dâhil olmak, ait olmak anlamına
gelmektedir (Felder, 2018).
Kapsayıcı eğitimin farklı zamanlarda,
farklı araştırmacılar tarafından çeşitli özellikler vurgulanarak yapılmış tanımları
bulunmaktadır. Bunlardan bazıları
Şekil 1’de yer almaktadır:
Kapsayıcı eğitim, tüm çocukların “eğer”siz ve “ama”sız
genel eğitim sınıflarında bir arada bulunması üzerine inşa edilen bir yapıdır.
Tanımlarda
vurgulanan özelliklere dikkat edildiğinde, 1990’lı yıllarda sadece özel gereksinimli çocuklarla ilişkilendirilen bir kapsayıcı eğitim
kavramına tepki ile 2000’li yıllarda tüm öğrencilerin dâhil olduğu, aidiyet
geliştirdiği bir yapı ve sistem boyutları ön plana çıkmıştır.
Kapsayıcı Eğitimin
Yararları
Kapsayıcı eğitim, tüm
öğrencileri destekleyebilecek bir altyapı üzerinde, öğretmenlerin mesleki gelişimi de bu yönde sağlanarak sunulduğunda, öğrencilere, ailelere ve topluma yararı
olabilecek bir anlayıştır.
Örneğin, kapsayıcı eğitim uygulamaları, aynı ortamda eğitimine devam eden hem gelişimsel yetersizliği olan çocuklar
hem de tipik gelişim gösteren akranlarının gelişimlerini desteklemekte; akran etkileşim
ortamına katkı sağlayarak çocukların öğrenme süreçlerini yönlendirmeye yardımcı olmaktadır.Tüm çocukların aileleri kapsayıcı eğitim ortamlarında eğitim
alan çocukları vesilesi ile kapsayıcı eğitime
yönelik olumlu tutum geliştirmektedir Kapsayıcı
ortamlarda bulunan çocuklar
ayrıştırılmış ortamlarda eğitim
gören benzer özellikteki akranlarına göre öğretimsel hedeflerinde bulunan
iletişim, sosyal ve akademik becerileri daha kısa sürede öğrenebilmektedir.
Ülkemizde kapsayıcı eğitimin karşılığı olarak kaynaştırma ve bütünleştirme ifadeleri
de kullanılmaktadır. Ancak bu kavramların
birbirinden farklılıkları bulunmaktadır (Şekil 2).
BU TABLO ÖNEMLİ
|
Kaynaştırma/Bütünleştirme (Integration/Mainstreaming) |
Kapsayıcı Eğitim (Inclusive Education) |
|
Özel gereksinimli çocuklara odaklıdır. |
Tüm
çocukların özelliklerini dikkate
alarak eğitimde eşit
erişime yöneliktir. |
|
Çocukların eğitim ortamına hazır
olmasını gerektirir. |
Eğitim
ortamlarının çocukların özelliklerine göre
yapısal ve işlevsel olarak düzenlenmesi söz konusudur. |
|
Genel eğitim
ortamlarında çocukların yarı zamanlı
ya da tam zamanlı şekilde bulunmasını içerir. |
Tüm çocukların gelişimsel
özellikleri ve gereksinimlerine göre
öğretimsel uyarlamalar yapılarak
eğitim ortamlarına erişim ve katılımlarını içerir. |
|
Çocukların “bireysel farklılıkları” ön plandadır ve çoğu zaman bu durum sorun ya da
ayırıcı özellik olarak
görülür. |
“Çeşitlilik” esastır ve bireysel farklılıklar olağan karşılanarak ayırıcı özellik şeklinde vurgulanmaz. |
|
Ayrıştırılan çocukların bütünleştirilmesine yönelik destek
sunulur. |
Tüm
çocukların okula aidiyeti, katılımı için
gerekli tedbirler alınır. |
Şekil 2. Kaynaştırma/bütünleştirme ve kapsayıcı
eğitim
Kapsayıcı
eğitimin kaynaştırma ya da bütünleştirme kavramları ile bir arada ya da birbiri
ile örtüşük kullanımlarında Türkçe çevirilerinden kaynaklı
sorunlar olduğu gibi, kapsayıcı eğitimin odağının da tam olarak
anlaşılamamasının, daha çok özel eğitim alanı ile ilişkili ele alınmasının da etkili olduğu düşünülmektedir.
Kapsayıcı Eğitimin Temel Kavramları
Kapsayıcı
eğitim çeşitlilik, katılım, aidiyet, adalet (equity)
ve hak temelli yaklaşım üzerinde şekillenen
bir anlayıştır.
Çeşitlilik; yaş, etnik köken,
ırk, cinsiyet, engellilik, sosyoekonomik düzey,
dil, din, coğrafi konum gibi özelliklerin farklılıklarının doğasını
değerlendirmeden ve yargılamadan
olduğu gibi kabul etmeyi ve sosyal dışlamayı ortadan kaldırmayı ifade
etmektedir. Kapsayıcı eğitim anlayışında farklılıklar bir sorun olarak görülmekten ziyade “olağan” olarak
karşılanarak çeşitlilik önemsenmektedir (Nilholm & Alm, 2010).
Katılım; tüm çocukların aynı eğitim ortamında “bulunmasının” yanı sıra, kendi gereksinimlerine
ve ilgilerine göre çeşitli
uyarlamalara da yer verilerek öğrenme süreçlerine katılımını ifade etmektedir. Okullarında ve sınıflarında tüm çocukların sosyal ilişkiler geliştirerek kendilerini o eğitim ortamına ait hissedebilecekleri bir
kapsayıcı kültürü oluşturmak, kapsayıcı eğitim uygulamalarının hayata geçirilmesi
noktasında kritik öneme sahiptir.
Kapsayıcı
bir okul;
tüm üyelerinin hak ve sorumluluklara
sahip olduğu, okulun hem kendi ortamında
hem de dışında sağlanan eğitimden tüm öğrencilerin benzer
şekilde yararlanma fırsatına sahip olduğu, adaleti temel alan bir ortam
sağlamaktadır.
Hak temelli yaklaşıma göre;
tüm çocukların ücretsiz ve zorunlu
eğitime erişimi, ayrımcılığın ortadan kaldırılması, kaliteli eğitimin müfredat
ve öğretim uygulamalarında yer alması ilkelerini içermektedir.
Kapsayıcı eğitimin temel kavramları ne
olduğunun anlaşılmasına yönelik bakış açısı sunmakta, kavramın zemininin yer aldığı mantık çerçevesini oluşturmaktadır.
Kapsayıcı Eğitimin
Gerekçeleri
Kapsayıcı eğitim yaklaşımının eğitimsel, sosyal ve ekonomik
gerekçeleri bulunmaktadır. Bu gerekçeler pek çok ülke tarafından kabul gören ve kapsayıcı eğitimin
neden uygulanması gerektiğine ilişkin hemfikir olunan bakış açılarını
yansıtmaktadır.
Eğitimsel gerekçeler bağlamında;
kapsayıcı eğitim yaklaşımı işler hâle
geldiğinde, okullarda tüm
çocuklar birlikte eğitim alabilir ve bireysel
farklılıklara yanıt veren, tüm çocukların yararlanabildiği öğretim yöntemlerinin kullanılarak tüm çocukların gelişimsel olarak ilerlemeleri desteklenebilir.
Sosyal gerekçeler bağlamında;
kapsayıcı okullar, tüm çocukların birlikte
eğitim almasını sağlayarak farklılıklara karşı
tutumları değiştirebilir, insanları
barış içerisinde, bir arada yaşamaya teşvik eden adil ve ayrımcı olmayan
bir toplumun temelini
oluşturur.
Ekonomik gerekçeler bağlamında;
kapsayıcı eğitim uygulanan
okulları oluşturma ve sürdürmenin
belirli özelliklere sahip çocuklara yönelik uzmanlaşmış kişilerle, farklı türde okullarda
verilen hizmetlerden oluşan karmaşık bir sistemden daha az maliyetli
olabileceği düşünülmektedir. Tüm öğrencilere
etkili bir eğitim sunabilecek kapsayıcı okulların “herkes için eğitim”
sunmanın daha uygun maliyetli bir yolu olduğu
belirtilmektedir.
Kapsayıcı Eğitimin
İlkeleri
• Kapsayıcı değerleri eyleme
geçirme,
• Her insanın yaşamına
eşit derecede önem verme,
• Herkesin aidiyet hissetmesine destek olma,
• Çocukların öğrenme ve öğretime katılımlarını sağlama,
• Dışlanmayı,
ayrımcılığı ve öğrenmeye katılıma engel olan durumları azaltma,
• Çeşitliliği ve herkese
eşit derecede saygıyı
teşvik etmek için kültürler, politikalar ve
uygulamalar geliştirme,
• Öğretim süreçlerinden geniş
ölçüde faydalanmak için kapsayıcı uygulamadan yararlanma,
• Çocuklar arasındaki ve yetişkinler arasındaki farkları öğrenme için bir kaynak
olarak ele
alma,
•
Çocukların yerel tabanlı, yüksek kalitede
eğitim alma hakkını
kabul etme,
• Çocuklarla birlikte, çalışanlar ve aileler için de okulları
geliştirme,
• Başarıların yanı sıra, olumlu okul ortamı oluşturmanın değerini öne çıkarma,
• Okullar ile okulların değerleri ve bulundukları yakın çevre arasındaki olumlu ilişkileri teşvik
etme,
•
Kapsayıcı eğitimin, topluma dâhil olmanın
bir göstergesi olduğunun farkına varma
Kapsayıcı Eğitim
Anlayışı
Kapsayıcılık öncelikle düşünme sistemimizde geliştirmemiz gereken bir anlayıştır. Düşüncelerimizde ne varsa dilimize de o
yansımaktadır. BEP’li
çocuk, entegre çocuk, MR’li çocuk,
özel çocuk, normal çocuk, birini anlatırken kullandığımız “bu tür çocuklar”
gibi ifadeler zihnimizdeki kategorizasyonun dilimizde ifade
bulmuş biçimidir.
Bizler, kendimize
aşina gelen insanlar, fikirler ve ortamlarda kendimizi güvende hissederiz ve bize farklı gelen özellikler, ortamlar ve insanlara karşı da farkında
olmadan ön yargı
geliştirebiliriz. Kendimiz gibi olmayan, kendimize
benzemeyen, bizim alıştığımız gibi görmediğimiz
özellikler bize değişik gelebilir. Kapsayıcı olmak her şeyden öte bir
anlayıştır ve öncelikle
düşüncelerimizde, kendimizde var olan ayrıştırmacı tutumları ve düşünceleri fark etmemizi
gerektiren bir anlayıştır.
Kapsayıcı eğitimin
işler hâle getirilmesi, kapsayıcılığın tam olarak anlaşılması ile mümkün olabilir. Kapsayıcı eğitim anlayışı sınıftaki tüm öğrencilerin öğretmeni olmak ile ilgilidir. Çeşitli nedenlerle akranlarından farklılaşan özelliklerine bakılmaksızın, tüm öğrencilerin sınıflarına ve okuluna
aidiyet kurabilecekleri bir yapı gerektirmektedir.
Kapsayıcı Anlayışın Yansımaları ve Dil (HERKESİN BİLDİĞİ AMA BAZEN FARKINDA OLMADAN UYGULAMADIĞI
BU KISMI SINAV HARİCİNDE FARKINDALIK AÇISNDAN OLSA BİLE LÜTFEN OKUYALIM)
Biz
yetişkinler kendimize benzer özelliklerde olmayanlara ilişkin farklı tutumlara
ve zaman zaman ön yargılara sahip
iken, erken dönemden itibaren çocuklar aslında çok kabullenicidir ve zihinlerinde ayrıştıcı şemalar yer almamaktadır. Yetişkinlerden kapsayıcı olmayan dilsel ifadeleri ve tutumları öğrendikçe, çocuklar da çeşitli
bakımlardan kendileri gibi olmayanı kapsamakta zorlanmaktadır. Örneğin, okul
öncesi dönemdeki bir çocuk işitme yetersizliği olan ve cihaz kullanan bir arkadaşının kulağında cihazı gördüğünde
“Yeni kulağın ne güzelmiş!” diyebilmekte ve farklılıkları bu şekilde olağan
görebilmektedir. İkinci bir örnek olarak,
Çocukların eksiklikleri ve zayıf yanları
değil, her birinin
yapabildikleri ve yeterlikleri sınıfta odak noktada
tutulduğunda; çocuklar özel gereksinimli arkadaşlarını tanılarına göre değerlendirmemekte, kendileri
gibi tüm çocukların çeşitli davranışları/becerileri yerine
getirmekte yetkin olabileceğini
kabul etmektedir.
Zihnimizde farkında olmadığımız sınıflama dilimize
yansımakta ve zaman zaman ayrıştırıcı olabilmektedir. Yetişkinlerin tutumları ve dil kullanımları çocukların gözünde arkadaşlarına yönelik doğrudan fikir
oluşturmalarına ve zaman zaman ön yargı geliştirmelerine sebep olabilir.
Kapsayıcı Dil ve İletişim
"Önce birey dili
(person-first-language)" olarak ifade edilen kavram, kapsayıcı anlayışa
yönelik geliştirmemiz gereken bir
dil alışkanlığı olabilir. Engeline
göre kategorize ederek bir çocuğa hitap etmek ya da ondan bahsetmek yerine ismini kullanarak bahsetmek, “otistik çocuk/öğrenci” yerine “otizm spektrum bozukluğu olan çocuk/öğrenci” demek;
“normal çocuk/öğrenci” yerine “tipik
gelişim gösteren çocuk/öğrenci”, “MRli çocuk/öğrenci” yerine “zihin
yetersizliği olan çocuk/öğrenci”
ifadelerini kullanmak kapsayıcı anlayışa daha uygundur. Kapsayıcı anlayışta çocukların "etiketleri", tanıları, çeşitli
özellikleri onların çocuk/öğrenci olmalarının önüne geçmemelidir.